“`html
İsrailli Analistler, İran Rejimini Devirmek İçin Saldırıların Yetersiz Olabileceğini Belirtiyor
İsrail’deki uzmanlar, dışardan gelen baskılarla bir devletin yönetimini değiştirmek konusundaki zorluklara dikkat çekerken, Tel Aviv yönetiminin İran rejimini devirmeye yönelik çabalarının başarıya ulaşamayacağını öngörüyorlar. Emekli büyükelçi Alon Liel, “İsrail’in resmi olarak belirtmese de İran’daki rejimi değiştirme amacı bulunuyor. Nükleer hedefleri tamamen ortadan kaldırabileceğimizi düşünmüyorum, ancak bu süreçte onları geciktirebiliriz. Rejimin devrimi, halktan ve tabandan gelecek bir muhalefete bağlı” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Saldırıları ve İran’ın Karşı Hamleleri
İsrail, 13 Haziran’da İran’a yönelik, “nükleer silah üretimini engelleme ve füze kapasitesini azaltma” gerekçesiyle saldırılara başladığını duyurdu. Bu süreçte, İran’dan gelen tepki ise balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla karşı saldırılar şeklinde oldu.
İran’a yapılan saldırıların başlamasıyla, İsrail kamuoyunda muhalif seslerin kısıldığı gözlemlenirken, Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümetinin muhalifleri de İran’a yönelik saldırılara destek verme eğiliminde bulundular.
Netanyahu’nun daha önce ifade ettiği İran rejimini devirmek amacı, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz tarafından, “İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in artık bir geleceği kalmadı” şeklinde dile getirildi.
Başarılı Olunup Olunamayacağı Belirsiz
İsrail’in nükleer programı sonlandırma ve füze tehditlerini ortadan kaldırma çabalarının ne denli başarılı olacağı, aynı zamanda İran rejiminin devrinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ve bu çatışmanın ardından bölgede oluşacak koşullar belirsizliğini koruyor.
Alon Liel ve Haaretz gazetesi yazarı Gideon Levy, İran’a yönelik saldırıların İsrail’in asıl sorunu olan Filistin meselesinin gündemden düşmesine neden olduğunu belirtiyor. İkili, Netanyahu hükümetine sağlanan desteğin arttığını fakat muhalefetin İran’da rejim değişikliği konusunda başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu düşünmektedir.
İran’a Yönelik Saldırıların Toplumsal Yansımaları
Emekli Büyükelçi Liel, İsrail’in İran’a saldırıları başlamadan önce Gazze’deki insani felakete ilişkin büyük bir uluslararası eleştiriyle karşılaştığını, ancak bu saldırıların, Avrupa’nın desteğiyle dikkatin bambaşka bir yöne kaydırdığını belirtti.
Gazze’den 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan saldırılar sonrası İsrail halkının “intikam peşinde” olduğunun altını çizen Liel, “sonsuz bir savaş vizyonunun” hem İsrail’e hem de dünya genelindeki Yahudilere zarar vereceğine dikkat çekti.
Liel, halkın çoğunluğunun İran’a yönelik saldırıları desteklediğini belirtmesine rağmen, bu eylemlerin durması gerektiğine ve ABD’nin müzakere masasına daha güçlü oturma ihtimalinin ortaya çıktığına inandığını dile getirdi.
İnanılır Olmayan Hedefler
Liel, ayrıca İsrail’in İran’daki rejimi devirmek gibi bir hedefi olduğuna dikkat çekerek, “Nükleer emelleri tamamen ortadan kaldırabileceğimizi sanmıyorum, ancak bunları geciktirebiliriz. İran halkının desteğiyle bir muhalefet oluşmasına bağlı” dedi.
Liel, İran’ın İsrail’e yönelik tehdidinin somut olduğunu, bu sebeple halkın desteğinin oldukça yüksek olduğunu ifade etti. Saldırıların durmaması gerektiğini yineledi ve uluslararası güçlerin daha etkili müzakerelere geçmelerinin mümkün olduğunu vurguladı.
Gelecek Belirsizliği
Haaretz yazarı Gideon Levy, İsrail’in İran’a yaklaşımının net olmadığını belirtti ve “İran’ın nükleer silah üretimine ne kadar yakın olduğuyla ilgili bilgiler karmaşık. Eğer gerçekten çok yakın olduklarını düşünüyorsak, bu durumda bu tür saldırıları meşru görebiliriz” dedi. Bunun yanında, ABD’nin İran’ın nükleer silaha erişiminin hala uzak olduğunu düşündüğünü kaydetti.
Netanyahu’nun, İran’ın nükleer silahlara sahip olmaması için her türlü tedbiri aldığına dikkat çeken Levy, bunun tehlikeli bir macera olabileceğini ifade etti. Olayın ortasında olduğumuzu ve sonunda nasıl sonuçlanacağını bilemeyeceklerini vurguladı.
Levy, İsrail halkında İran’a yönelik saldırılara destek oranının yüzde 90’ın üzerinde olduğunu belirterek, İran’ın nükleer silaha sahip olmasının varlık yokluk meselesi olarak görüldüğünü aktardı.
Son olarak, Levy, İran’a yönelik bu saldırıların doğrudan rejim değişikliğine yol açma ihtimalinin düşük olduğunu, ancak bu eylemlerin İran’daki rejimin devrilmesine bir zemin hazırlayabileceğini düşündüğünü ifade etti.
Levy, tıpkı Liel gibi, sorunun temelinin Filistin meselesi olduğunu belirterek, “Ne olursa olsun, bu sorunun özü budur. İşgal ve ayrımcılık sona ermeden, direniş de sona ermeyecek ve direniş devam ettiği sürece İsrail güvende olmayacaktır” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
“`